16 Aralık 2013 Pazartesi

Özgür'e


Bambaşka bir başlik beklerken beni,apayri bir şeyler yazacağim şu an...

Bak hayat ne kadar hızlı ve ani ve acımasız bazen,seni hiç beklemediğin yerden deşip geçebilecek kadar....

Pamuk ipliği hiç gördünüz mü?Tasvir doğru mu bilmiyorum.

Pazartesi (16.12.2013)sabahı saat 08.00 da kızımın isyan ağlayışlarıyla uyandırıldığımda hala geceydi,ve aynın gün saat 16.00 sularında o talihsiz haberi aldığımda da hava hala griydi...

Gün griydi ve ışık yoktu,tamam,anlaşılmıştı.Mesaj alınmıştı ama ertesi günlere uzamamalıydı bu hikaye...

Üniversite'de 4 yıl boyunca sırlarımızı,sıralarımızı,ders notlarımızı,kopyalarımızı paylaştığımız,dünyanın en yumuşak kalpli insani Mersin'de hastanede,bir yoğun bakim odasinda kendine yakışmayacak şekilde yatıyordu...

Çok sevdiği ailesi,iki güzel evladi dışarda tüm dualarla onu bekliyorlar.

Hepimiz de öyle...

Sen,o kapıdan,baygın,sedye ile girmiş olsan Özgür;
Eşinin,çocuklarının,ailenin elini tutarak,adına yakışır bir gururla çıkacaksın...
Biliyorum,kimseyi yarı yolda bırakmayı sevmezsin...Yillar önce böyle demiştin bana...

Bu gün böyle...

Düşüyorum bu gün her zamankinden daha çok çocukluğumu,gençliğimi...

Biz ne ara bu kadar büyüdük arkadaş??

Bak söz verdik biz,dedik ki;

Sen bir aç gözlerini,hepimiz Gazi'nin Rektörlük bahçesinde buluşacağız kızli,erkekli,çoluk,çombalak...

Hadi çok bekletme bizi...